30 Mart 2016 Çarşamba

LGBTİ dünyası hakkında doğru bilinen yanlışlar

Farklı cinsel yönelimler,çok kısa bir zaman öncesine kadar sır gibi saklanıyor, bireyler yönelimlerini özgürce ifade edemiyorlardı.O dönemlerde bu cinsel yönelimlere karşı insanların kafalarında, açıkça ifade edilmemesinden kaynaklanan yanlış profiller oluşmaya başladı. Fakat günümüzde toplum cinsel yönelimler konusunda aydınlatılmış olmasına rağmen, insanlar hala bazı yanlış bilgilere sahip olma konusunda ısrarcı;

- ''Cinsel yönelimler tedavi edilmesi gereken hastalıklardır.''


İstanbul onur yürüyüşü arşivinden
LGBTİ bireyler hakkında en yaygın doğru bilinen yanlış görüşlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Aynı zamanda bu yanlış görüş, onlar için en onur kırıcı olanı. Cinsel sağlık ve yönelim psikologları tarafından doğuştan getirilen hormonal bir dürtü olduğu tespit edilen bir durum olmasına rağmen, insanların bu durumun bir hastalık olarak değerlendirmesi, LGBTİ bireylerinin hem ruhsal sağlığı hemde sosyal hayattaki yeri açısından oldukça rahatsız edici bir durum oluyor. Cinsel yönelimlerini keşfedip, kendilerine açıldıkları andan itibaren zaten bir kabulleniş süreci içerisinde olan bireyler, kendi durumlarına ''hasta'' gözüyle bakılmasını hissettikleri zaman sağlıklı bir şekilde geçiş ve kendini tanıma aşamalarını tamamlayamıyorlar.

- ''Cinsel yönelim, istemli bir tercihtir.''


Kişiler cinsel yönelimlerini seçmezler. Adı üstünde olduğu gibi, bu doğuştan gelen bir  ''yönelim''dir.  Seçilen, cinsel yönelimi doğrultusunda nasıl birliktelikler yaşamak, kendini topluma nasıl ifade etmek istediğidir. Her yönelimde olduğu gibi,hiç bir eşcinsel, ergenliğinde hemcinsinden hoşlanmaya karar verip, hayatını bu doğrultuda devam  ettirmiyor.


- ''Biseksüellik doyumsuzluktur.''


Spod derneği arşivinden
Her iki cinse karşı duyulmasından dolayı insanların kafasında kararsızlık ve ya doyumsuzluk olarak değerlendirilen biseksüellik, eşcinsellik gibi bir cinsel yönelimdir. Biseksüellik , bireyin aynı anda  hem erkek hem kadın sevgilisi olması durumu değildir.Biseksüeller her iki cinse aynı ölçüde ilgi duymayabilir. İki yönelimden birine sahip olma durumudur, aksi halde ikili cinsiyet ve ya cinsellik algısına yerleştirildiğinde, kararsızlık, özentilik ve ya kafa karışıklığı şeklinde anormal profilde yansıtılmış olur.

- ''
Çocuklukta yaşanan travmalar cinsel yönelimlerde farklılıklara sebep olur''



Neden heteroseksüelliğin altında yatan bir travma araştırılmazken, eşcinsellik ve ya diğer cinsel yönelimler için bu yargı kullanılır? . Çünkü, bu yanlış düşüncenin de altında cinsel yönelimlerin bir hastalık olduğu düşüncesi yatmaktadır. Bir çok insanın çocukluğunda yaşadığı travmalar olabilecekken, böyle bir genelleme yapmak oldukça yanlış olacaktır.

- ''LGBTİ bireylerin dini inançları kuvvetli değildir.''

Eşcinsel imam Daayiee Abdullah


Din, bir heteroseksüel için nasıl ilahi güç ile kendisi arasında bir bağ ise LGBTİ bireyleri için de bu durum böyledir. Cinsel yönelimler dini açıdan doğrulanmayan kavramlar olduğu düşüncesi insanları bu yanlış yargıya itmektedir. Oysa ki bireyler doğuştan getirdiği bu dürtüler ile hayatlarına devam ederken dini inançları ile de güçlü bir bağ kurabilir. Bi kişinin cinsel kimliği ve ya yönelimiyle, inançlarının karıştırılması hiç bir zaman doğru bir yargı değildir.

- '' Maskülen giyinen her kadın lezbiyendir ! ''



ABD'li lezbiyen Melanie ve Vanessa Iris Roy'un arşivinden
Toplumsal olarak kodlanan önyargılardan biri olan dış görünüş ile cinsel kimlikleri saptama her zaman bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Eşcinseller tek tip değildir. Dış görünüşüne göre bir kadının lezbiyen ve ya bir erkeğin gey olduğuna karar veremeyiz. Bu sadece insanın moda zevkiyle alakalı bir durum olduğu gibi, oldukça feminen giyinen lezbiyenler ve maskülen modayı tercih eden gey bireyler olduğunu görebiliyoruz.




- '' Bütün eşcinsel birlikteliklerde karşılıklı cins rolleri vardır''

BJ Baron ve Frankie Nelson çifti

Bu düşünce heteronormatif toplum düzeninden kaynaklanmaktadır. Bu roller her ilişkide farklılık gösterebilir. Kimi ilişkilerde cinsi kimlikleştirmeler bulunmazken, kimilerinde bir taraf erkek diğer taraf kadın rolünü üstlenir. Bu roller paylaşılabilir aynı zamanda değişkende olabilir.

- ''Bir bürokrat veya iş adamı,kadını LGBTİ bireyi olamaz''


Beşiktaş Belediye Başkanı Danışmanı Sedef Çakmak bir LGBTİ'li

Heteroseksüel bir birey'in cinsel yönelimiyle mesleği nasıl kıyaslanmıyorsa LGBTİ bireylerini böyle bir kıyaslamaya gitmek ayrımcılığa sebep olacaktır. Zaten bu düşünce toplumda var olan homofobik tutumlar sonucu ortaya çıkıyor. Oysa ki meslekler , dini inanışlar ve siyasi görüşlere cinsiyet atfetmek beraberinde başka yanlış tutumları ortaya çıkaracaktır.



Gözde Yazıcıoğlu
Tür: Foto Haber
Görüntüler : Gözde Yazıcıoğlu

24 Mart 2016 Perşembe

LGBTİ politikası

LGBTİ bireylerinin politikadaki görünürlüğü 2000'li yıllarda başlıyor ve en son gezi parkı eylemleriyle beraber faaliyet göstermeye başlayan, içinde Beşiktaş belediyesi meclis üyesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği komisyon başkanı Sedef Çakmak'ın da bulunduğu bir grup aktivistin hayata geçirdiği sosyal faaliyetlerle artış gösteriyor. Sedef Çakmak bizlere LGBTİ bireylerinin siyasi hakları ve politikadaki konumundan bahsediyor;






Türkiye'de LGBTİ hareketi 1990'lı yıllarda doğmaya başlıyor. Tanınma ve görünürlük talebiyle doğan bu hareket zamanla örgütlenerek hak mücadelesine dönüşüyor. 20 yıldır Türkiye'de var olan bir hareket olmasına rağmen toplumsal muhalefetten aldığı güçle hızlı bir büyüme gösteriyor. 

1990'lı yıllardan itibaren siyasete katılım

Sedef Çakmak'ın ofisinden
İlk olarak 18 nisan 1999 tarihli yerel seçimlerde Demet Demir, belediye meclis üyesine adaylığını koyan trans birey olarak siyasette LGBTİ bireylerinin katılımını başlatmış oluyor.Hareketin kamusal alanda görünürlüğü bu girişimlerle beraber artış gösterdikçe, işçi sendikaları ve çeşitli toplumsal kuruluşlar destek olmaya başladılar. Bu kuruluşların da desteğiyle 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza kanunu'nun ayrımcılığı yasaklayan maddesine cinsel yönelimin girmesi için önemli bir gündem oluşturulması da başarıldı.

DEHAP LGBTİ haklarını savunacağını duyurdu


Demokratik Halk Partisi (DEHAP) 2003 yılında ''cinsel yönelimlerin farkındalığındann dolayı ayrımcılığa son verilmesi'' başlığı ile partinin bu alanda LGBTİ hakları için mücadele vereceğini duyurdu. DEHAP'ın bu hareketi  bazı diğer küçük partilerin de LGBTİ haklarına destek vermesine sebep oldu. Dolayısıyla bu küçük hareketler beraberinde politikada ''LGBTİ hakları'' farkındalığının artmasına sebep oldu.

Avrupa Birliği uyum süreci

Beşiktaş Belediyesi 
Ortaya çıkan ortak talep, başta Spod (Sosyal politikalar cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çalışmalar derneği) olmak üzere, var olan LGBTİ kuruluşları ve dernekleri tarafından milletvekilleri ve kamuoyuna iletilmesiyle uyum süreci başlamış oldu. Bu döneme kadar siyasi partilerin çok azıyla etkileşime girmiş LGBTİ hareketi önemli bir siyasi baskı grubu haline gelmeye başladı. Mecliste LGBTİ hakları ve sorunları konuşulup çözümler aranmaya başladı.
Anayasa uzlaşma komisyonu'nda BDP ve CHP milletvekilleri cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkla mücadelenin anayasada yer alması gerektiğini savunurken AKP ve MHP'nin olumlu yaklaşmaması LGBTİ hareketinin anayasal taleplerini anayasa tartışmalarının merkezine oturttu. 2012 yılında Spod ve LGBTİ bireyler Anayasa uzlaşma komisyonuna taleplerini ilettiler . Bu taleplere Avrupa parlementosundan da destekler geldi.

LGBT Siyasi Temsil ve Katılım Platformu


(Google arşivden alınımştır)
Gezi eyleminin ardından İstanbul'da bulunan LGBTİ örgütleri biraraya gelerek LGBTİ Siyasi temsil ve katılım platformu fikrini ortaya çıkardılar. Bu proje LGBTİ'lerin yerel seçimlere ilişkin bağımısz ve ortak bir tutum sergilemesi için araç oldu. Platform aynı zamanda LGBTİ haklarının mücadelesine destek veren ve yerel politikalarını güncelleştiren bir yapı oluşturdu.LGBTİ'ler bu platform aracılığı ile yaşadıkları sorunları siyasi dile dökmeyi hedeflediler. Bu hareket LGBTİ bireyler için önemli tartışmaların da önünü açtı.


Platform'da LGBTİ hareketinin izleyeceği siyasi tavrın nasıl olacağı belirlenirken aynı zaman da siyasi yapılara LGBTİ'lerin politikaya katılımının siyasetin yapısını nasıl dönüştürüleceğini anlatmak amaçlandı.Bu platform sayesinde, her siyasi görüşten LGBTİ'ler bir araya gelerek siyaset ile ilişkilenmek yolunda fikir paylaşımı yaparak yol alıyor.




Gözde Yazıcıoğlu
Tür : Multimedya haber
Görüntüler: Hande Yazıcıoğlu

18 Mart 2016 Cuma

'' İntihar değil,cinayet! ''

Spod derneği yönetim kurulu üyesi Emirhan Çelebi
Spod (Sosyal politikalar cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çalışmaları derneği) yönetim kurulu üyesi Emirhan Çelebi, toplumda son zamanlarda artan lgbti bireylerinin intihar girişimleri, bu intiharların sebebinde yatan temel sebepler ve topluma düşen büyük görevler hakkında bilinmesi gerekenleri bizlere anlatıyor;

''İntihar, psikolojik değil toplumsal bir olgu''
LGBTİ intiharları da dahil olmak üzere bir bireyin intihar sebebini tamamen psikolojik sebeplere dayandırmak çok büyük bir yanılgı olacaktır. Kişi böyle büyük bir karar verirken toplumsal tahakkümlerden beslenerek bu noktaya gelir. Bu anlamda en güzel örnek Durkheim'ın intiharlar üzerine olan çalışmaları verilebilir. Durkheim intihar olgusunu ''psikolojik olarak bir bireye ait olan intihar olgusu ,toplumun da içinde olduğu bir olgudur'' sözleriyle değerlendirir.
Emirhan Çelebi
''Bana lgbti intiharları sorulunca aklıma ilk gelen şu oluyor; bu intiharlar toplumda zaten hali hazırda kendini mutsuz hisseden, aileleri tarafından kabullenmeyen, iş imkanları kısıtlı olan bireyler tarafından gerçekleştiriliyor. Buna en güzel örnek; babası tarafından gördüğü baskı sebebiyle, facebook hesabından ''ne boka yaradı normal olmak? '' yazısını paylaştıktan sonra balkon demirlerine kendini asarak intihar eden Okyanus Efe Özyavuz. Her intihar bir ötekileştirmenin, reddedilmenin sonucunda gerçekleşiyorken, altında psikolojik değerler olabileceğini düşünmeyi doğru bulmuyorum''
Okyanus Efe Özyavuz

 ''  LGBTİ intiharları toplumsal cinayettir''
Yaşanan bu üzücü olayların temelinde yatan sebepleri ele aldığımızda, toplumda ne kadar fazla homofobi ve transfobi olduğunun daha net anlaşılabileceğini söyleyen Emirhan Çelebi, bu sebepler ele alındığında intihar'ın yerine ''cinayet'' kelimesinin kullanılmasının daha doğru olacağını söylüyor. Bireylere psikolojik baskı oluşturarak yaşatılan buhran, kendini toplumda görünür kılamama ve dışlanma duygusu intihar eğilimini doğuyor. Bu duyguyu yaratan toplumsa eğer sonuçlarından da toplumun sorumlu tutulması gerektiğinin altını çiziyor. Bu durumlarda nefret söylemi yapan insanları belirleyip ceza yaptırımı uygulanması gerekse de bu kadar bilinçli davranılmaması, caydırıcı hiç bir sebep doğurmuyor.
Heteroseksüel bir bireyin sahip olduğu bütün yaşamsal kaygılara LGBTİ bireylerinin de sahip olduğunu fakat bu olguların yanında ek olarak can güvenliğini sağlama, ayrımcılığa maruz kalma ve savunma kaygılarının da olduğunu söylüyor. Yani bu perspektiften bakıldığında heteroseksüel bireylere göre lgbti bireyleri hayata 1-0 geride başlıyor. Sosyal medyada paylaşılan, bir seks işçisinin taciz edilerek alay konusu haline getirildiği videoyu örnek vererek, intihar eğilimi oluşturabilecek başka bir olayın da altını çiziyor.


''Lgbti bireyleri hayatın her alanında, bu yüzden toplumda yer edinen herkesin; okuldaki öğretmenin, cezaevindeki gardiyanın , hastanedeki doktorun bilinçli olması gerekiyor. Bu cinayetleri durdurmak için insanları bu konuda eğiterek, yaklaşımlarının bilinçli olmasını sağlamak bizim birinci görevimiz''
'' Geride bir mesaj bırakıyorlar''
LGBTİ bireyler intiharlarını gerçekleştirirken, geride mutlaka bir not bıraktıkarını söyleyen Emirhan Çelebi, bu paylaşımların sosyal medya üzerinden paylaşılan video veya anlamlı bir yazı olduğunu örneklerden anlaşılabildiğini vurguluyor. Bu geride kalan izlerin intihar eden bireylerin sorumlu tuttukları topluma; ailelerine veya sosyal çevrelerine son bir yakarış olduğunu dile getiriyor.Geride bir mesaj bırakmak, dile getiremediklerini intihar eylemi aracılığıyla duyurmak çoğu zaman farkındalık yaratsa da bazı lgbti bireylerde intihara eğilime yol açabileceğini söylüyor. Bu durum tamamen karşı taraftaki kitlenin algısıyla şekilleniyor.


Yeni anayasa tasarısında LGBTİ'lilere yer yok !
LGBTİ intiharlarının farkındalık yaratma konusunda ise toplumda yaşanan diğer şiddet olayları gibi iş işten geçtikten sonra bir algı oluşturulduğunu ve  malesef geç kalınmışlığın da göstergesi olduğunu söylüyor. Çoğu zaman yaşanan kayıplardan sonra bir farkındalık duygusu ortaya çıkıyor ve o dönemsel bir bilinçlenme yaşanıyor. Bir kitllenin haklarının gerçekten savunulması için o toplumda bu tür cinayet ve ya intiharların olması gerekmiyor. Bu durumda en önemli şeyin bilinçlenme ve bilinçlendirme olduğunu söyleyen Emirhan Çelebi, lgbti bireylerinin devlete de tepkili olduğuna değinerek, yeni hazırlanan anayasa tasarısında  cinsel kimlik, cinsel yönelim kavramlarının yer almaması, ayrımcılıkların yok sayılmasının toplumsal homofobi ve transfobinin altında yatan temel sebepleri doğurduğunu söylüyor.
Bir trans erkek olarak kendinden örnek veren Emirhan Çelebi ; ''ben şuan bir gözaltına tabii tutulsam ve polis kimliğimi istese pembe kimlik sahibiyim. Dışardan bakıldığında erkeğim fakat malesef operasyon geçirmediğim için mavi kimlik taşıma hakkım bulunmuyor. Böyle bir durumda karşılaşacağım muameleyi düşünmek dahi istemiyorum'' diyor.
''Öldürme hakkını kendimizde gödüğümüz sürece, düzelmeyeceğiz '' 
En yaygın sebebi homofobi ve transfobi olan initharların toplumumuzun acı gerçeği
olduğunu vurgulayan Emirhan Çelebi,öldürme hakkını kendinde gören ve bilinçsizliğin hakim olduğu bir toplum olduğumuz sürece bu sorunun çözülemeyeceğini söylüyor. Bu bilinci topluma kazandırmak için belirli farkındalık çalışmaları, psikologlar ile yapılan ruh sağlığı ve sosyal hizmet çalışmalarının var olduğunu fakat lgbti bireylerinin görünürlülüğünü arttırmak adına daha geniş kapsamlı tasarılar olması gerektiğini ifade ediyor.
''Bir ülke sınırları içerisinde, tek bir LGBTİ bireyinin bile intihar eylemini düşünmesi devletin ve toplumun ayıbıdır''



Gözde Yazıcıoğlu
Tür : Fotoğraf Haber
Görüntüler : Gökçe Deniz 


13 Mart 2016 Pazar

Türkiye'nin ilk tesettürlü trans kadını : Öykü Ay

Türkiye'nin Güneydoğusunda doğup büyüyen ve genç yaşta İstanbul'a yerleşen Öykü Ay;bir trans kadın. İlkokul öğretmeni ve turizmci olan Öykü Ay, toplumsal baskılar nedeniyle mesleğini yapamamış. İstanbul'a yerleştikten sonra çoğu trans kadın gibi o da seks işçiliğine sürüklenmiş. Yaşadığı zor günlerden sonra inancı ve trans arkadaşlarının yardımıyla kurtulmuş. Şimdilerde ise zor durumda olan transeksüel bireylere yaptığı yardımlardan dolayı 'trans melek' diye anılıyor. Tesettürü ve kendine özgü tarzı ile alışılmışın dışında bir trans kadın olgusu yaratan Öykü Ay dini inancı ile cinsel kimliği arasındaki ilişkiyi bizlere anlatıyor;


Gözde Yazıcıoğlu
Tür : Video Haber
Görüntüler: Gökçe Deniz

5 Mart 2016 Cumartesi

CİNSEL YÖNELİM İLE CİNSEL SAPKINLIK KARIŞTIRILMAMALI


Bazı kavramların anlamlarının  bilinmemesi veya yanlış kullanımı çok büyük yanlış anlaşılmalara yol açabilir. 'Cinsel yönelim' ve 'Cinsel sapkınlık' kavramları da yanlış kullanıldığında çok büyük kaoslara sebep oluyor. Bu durum çoğu zaman eğitimsizlik bazen ise toplum tarafından, farkında olmadan kodlanan yanlış önyargılardan doğuyor. Uzm. Psikolog Cangül Tokmaktepe bu iki kavramı bizlere anlatıyor;




Cinsel yönelim kavramı, doğuştan gelen, belli bir cinse karşı olan yönelimi ifade ediyor. Bu yönelimler genellikle, karşı cinse olduğunda heteroseksüellik, kendi cinsine olduğunda eşcinsellik ve her iki cinse karşı görüldüğünde ise biseksüellik olarak adlandırılıyor. Bu üç kategori altında toplanan cinsel yönelimler; panseksüellik, aseksüellik, transeksüellik gibi farklı kategorilere de açılabiliyor.

Cinsel yönelim çoğu zaman cinsel kimliği tanımladığı gibi, bir kişinin bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişileri de kapsayan topluluğu temsil eder.
Cinsel parafili kavramı ise, kişinin belirli sebeplerle onay görmeyen varlıklara anormal arzular duyduğu, psikolojik bir hastalığı ifade eder. Cinsel parafililerin 80'den fazla tamamı bilinmeyen türleri vardır. Fakat, toplumda sıklıkla görülen ve en çok bilinen türleri olarak; hayvanlara karşı ilgi duyulması zoofili, çocuklara karşı duyulan ilgi pedofili, ölülere ve cansız varlıklara duyulan ilgi ve arzular ise nekrofili olarak adlandırılıyor.


'' CİNSEL PARAFİLİ ACİL TEDAVİ GEREKTİREN BİR RAHATSIZLIKTIR'' 


Bu psikolojik rahatsızlıklar tedavi edilmediğinde veya tedavisine geç kalındığında suç boyutunda değerlendirilen cezalara yol açıyor. Psikolojik bir hastalık olarak değerlendirilen bu olgu cinsel yönelim gibi doğuştan gelen bir dürtü değil sonradan belirli tramvalar sonucu ortaya çıkan tedavi gerektiren bir durumdur.

'' YANLIŞ KULLANIM AYRIMCILIĞIN TEMELLERİNİ ATIYOR''

Biri anormal arzuları diğeri ise doğuştan getirilen dürtü ve yönelimleri ifade eden bu iki kavram farkında olmadan birbirinin yerine kullanılarak büyük yanlış anlaşılmalara yol açıyor. Toplumun cinsellik içeren olgulara uzak durması, doğru ifadelerini öğrenmeye yanaşmaması sebebi ortaya çıkan bilgi eksikliği cinsel ayrımcılığın ve nefretin temellerini atıyor.

Bilgi eksikliğinin sonucu doğan bu karmaşa, psikolojik rahatsızlığı bulunmayan insanlara hasta etiketi yapıştırılmasına ve bu yargının farkında olmadan dilimize yerleşmesine de sebep oluyor. Yanlış kullanımlar, önüne geçilip düzeltilmediğinde zamanla toplumda doğru bir ifade olduğu algısı oluşturarak kalıplaşıyor. Bu sebeplerle de normal karşılanması gereken durumlar toplumumuzda anormal olarak nitelendirilip ayrımcılık yaratıyor. Günümüzde insanların cinsel yönelimlere önyargıyla yaklaşması, cinsel şiddet ve nefret bu gibi sebepler ile ortaya çıkıyor.


Gözde Yazıcıoğlu
Tür:Multimedya Haber
Görüntüler:Gökçe Deniz